Siyasetçiler ve sosyal medya kullanıcıları, İngiltere'nin mültecilerin İngiliz vatandaşlığı almasını zorlaştıran son kararının 1951 BM Mülteci Sözleşmesi'ne aykırı olduğu yönünde çelişkili iddialarda bulunuyor. Hükümet, küçük bir tekne ya da bir araçta saklanmak gibi tehlikeli bir yolculuk yaparak İngiltere'ye yasa dışı yollardan giren herkesin normal şartlarda vatandaşlığa kabul edilmeyeceğini belirten yeni bir kılavuz yayınladı. Yeni yönetmeliğe göre, bu kişilerin ülkede ne kadar süredir yaşadıkları dikkate alınmayacak. İçişleri Bakanlığı, daha sert önlemlerin İngiltere'ye yasa dışı yollardan giren herkese vatandaşlık başvurularının reddedileceğini göstereceğini söyledi. Genel olarak, İngiltere'deki yabancıların süresiz oturum izni ve ardından vatandaşlık başvurusunda bulunabilmeleri için ülkede kesintisiz beş yıl geçirmiş olmaları gerekiyor.
Daha önceki kılavuzda 10 yıldan daha uzun bir süre önce yapılan yasa dışı girişlerin ret nedeni olmayacağı belirtiliyordu, ancak şimdi bu durum değişti ve eleştirilere yol açtı. Bazı sosyal medya kullanıcıları ve insan hakları örgütleri bu hamleyi "dehşet verici" olarak nitelendirerek hükümeti yeniden değerlendirme yapmaya çağırdı. Diğerleri ise yeni kuralları, mültecileri cezalandırma biçimi nedeniyle 1951 Mülteci Sözleşmesi'nin açık bir ihlali olarak nitelendirdi. BM Mülteci Sözleşmesi'nin 31. Maddesi, imzacı devletlere mültecilere, "gecikmeksizin yetkililere başvurmaları ve yasa dışı girişleri ya da bulunuşları için geçerli bir neden göstermeleri koşuluyla" yasa dışı girişleri ya da ülkede bulunuşları nedeniyle ceza uygulamamaları gerektiğini söylüyor.
İngiltere hükümeti, kuralların sözleşmeyi ihlal ettiği iddiasını reddetti ve İçişleri Bakanlığı'ndan sorumlu Devlet Bakanı David Hanson, bireylerin İngiltere'ye nasıl girdiklerine bakılmaksızın vatandaşlık başvurusunda bulunabileceklerini savundu. Hanson 12 Şubat'ta parlamentoya yaptığı açıklamada, "Hükümet sözleşmeden çekilmeyecektir. Hükümet sözleşmeyi destekliyor. Bugünkü tekliflerde yer alan hiçbir şey, İngiltere'ye nasıl gelmiş olurlarsa olsunlar, herhangi bir bireyin İngiliz vatandaşlığı için başvurmasını engellemiyor," dedi. Bununla birlikte Hanson, yeni varsayımın, yasa dışı yollardan gelenlerin başvurularının, istisnai hafifletici koşullar sunmadıkları sürece reddedileceği yönünde olduğunu da sözlerine ekledi. Hanson, "Bunun uluslararası yükümlülüklerimizle uyumlu olduğuna ve aynı zamanda İngiltere'ye yasa dışı yollardan gelenlerin durumunu incelediğine inanıyorum," dedi. Ancak uzmanlar EuroVerify'a yeni kuralların uluslararası sözleşmeye uymadığını söyledi.
Essex Üniversitesi Essex İnsan Hakları Merkezi Direktörü Profesör Carla Ferstman, "İngiltere'nin yeni kuralları, yasa dışı girişleri ya da mevcudiyetleri nedeniyle kişilere bir ceza uygulayarak - belirli mültecilerin vatandaşlık almasını imkansız hale getirerek - Mülteci Sözleşmesi'nin 31. Maddesi ile tutarsızlık gösteriyor," dedi. Kuralların aynı zamanda sözleşmenin ruhuna da aykırı olduğunu çünkü bazı mültecilerin kalıcı çözüm olan tam yerel entegrasyona erişimini engellediğini belirten Ferstman sözlerine şöyle devam etti: "Bu aynı zamanda, yerleşik mülteciler ile toplumun geri kalanı arasındaki ayrımı sürdürerek, mültecilerin gelişme ve İngiltere toplumuna tam ve etkin bir şekilde katkıda bulunma becerilerini engellemesi bakımından da ters etki yaratıyor," dedi. Bir kişinin kontrolü dışındaki faktörlerle ilgili olarak vatandaşlık için engeller yaratmanın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin sırasıyla 13. ve 14. Maddeleri olan; "ulusal makamlar önünde etkili başvuru hakkı" ve "ayrımcılık yasağı"nı ihlal etmesi mümkün. Yeni kurallara göre, mültecilerin vatandaşlık alabilmeleri için bir yol görünmediğini belirten Ferstman, bu hükümlerin muhtemelen mahkemeler tarafından test edileceğini ve İngiltere'nin yükümlülüklerine uyacak şekilde revize edileceğini sözlerine ekledi.
Vatandaşlık başvuruları için "iyi karakter şartı" olarak bilinen kurallardaki değişiklik, Başbakan Keir Starmer'ın İşçi Partisi hükümetinin göçmen karşıtı sağ popülist Reform UK partisinin artan popülaritesiyle boğuştuğu bir dönemde geldi.
Ferstman, "Bu yeni kılavuz, İngiltere'ye sığınan insanları suçlu olarak göstermeye çalışan göçmen karşıtı, yabancı düşmanı bir söylemi beslemekten başka bir amaca hizmet etmiyor. Bu toplumu böler, yararsızdır ve İşçi Partisi için olumlu bir gidişat değildir," değerlendirmesinde bulundu.