Öne Çıkanlar Öykü roman yazarının hayatını kaybeden Kıbrıslı Türk Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Advantage Avukatlık Başbakan Theresa May Fikri Ataoğlu Rixos Hotels Mısır Küresel Seyahat Raporu Rixos Tersane İstanbul Erkan YILDIRIM

Bu haber kez okundu.

Kıbrıs Türk halkının iradesi ve egemenliğinin yok sayıldı, KKTC Dışişleri Bakanlığı açıkladı

Avrupa Ajansı (ava) Londra-Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Dışişleri Bakanlığı, Kıbrıs’ta konuşlu Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün (BMBG) görev süresinin altı ay süreyle uzatılmasına ilişkin kararı değerlendirerek, Kıbrıs Türk halkının iradesi ve egemenliğinin yok sayılarak, Kıbrıs Türk tarafının rızasının yine alınmadığını belirtti.
Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın 1 ve 8 Temmuz tarihli mektuplarıyla BM Genel Sekreteri’ne ilettikleri, yeni, önkoşulsuz ve hem adadaki iki halka yarar sağlayacak, hem de iki halkın ortak sorunlarına çözüm sunan nitelikteki işbirliği önerilerinin kararda tamamen göz ardı edilmesinin BM Güvenlik Konseyi’nin Kıbrıs konusunda son derece taraflı bir yaklaşıma sahip olduğunun en açık göstergesi olduğu ifade edildi.

Dışişleri Bakanlığı’nın açıklaması şöyle:


“Kıbrıs’ta konuşlu Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün (BMBG) görev süresinin altı ay süre ile uzatılmasına ilişkin 2646 (2022) sayılı BM Güvenlik Konseyi (BMGK) kararı 28 Temmuz 2022 tarihinde kabul edilmiştir.Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün görev süresi uzatılırken, Kıbrıs Türk halkının iradesi ve egemenliği yok sayılarak, Kıbrıs Türk tarafının rızası yine alınmamıştır. Tarafların rızalarının alınması barış gücü operasyonlarının temel ilkelerinden biri olmasına rağmen, BMBG’nin görev süresinin uzatılmasında sadece Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) rızasının alınması, BM Barış Gücü’nün gerçekte kime ve neye hizmet ettiğinin sorgulanmasına yol açmaktadır. BMGK’nın, yine sadece Rum tarafının mutabakatıyla, BMBG’nin adanın tümü üzerindeki faaliyetlerine ilişkin görev süresini uzatması bir takım tedbirler almamızı gerektirmektedir.

BM Barış Gücü bugüne kadar iyi niyetimiz ve misafirperverliğimiz sayesinde ülkemizdeki varlığını korumuş ve faaliyetlerini yürütebilmiş, ancak bu durumun sürdürülebilir olmadığı başta BM ve ilgili taraflara defalarca söylenmiştir. BM ve KKTC arasında yasal bir düzenleme yapılmasına yönelik uzun yıllardan bu yana ortaya koyduğumuz haklı talebimiz konusunda BM’ye yeterince süre tanıdığımızı ve önümüzdeki dönemde BM’ye bu hususta bir öneri sunacağımızı ifade etmek isteriz.


Kararda, Sayın Cumhurbaşkanımızın 1 ve 8 Temmuz 2022 tarihli mektuplarıyla BM Genel Sekreteri’ne ilettikleri, yeni, önkoşulsuz ve hem adadaki iki halka yarar sağlayacak, hem de iki halkın ortak sorunlarına çözüm sunan nitelikteki işbirliği önerilerinin tamamen göz ardı edilmesi BM Güvenlik Konseyi’nin Kıbrıs konusunda son derece taraflı bir yaklaşıma sahip olduğunun en açık göstergesidir. Kıbrıs Türk tarafının, mayınlardan arındırılmış bir ada ve düzensiz göç konularındaki yapıcı işbirliği önerilerine değinilmemesi, öte yandan bu konularda her iki tarafa çağrı yapılmasının, Rum tarafının işbirliğinden imtina etmesini perdelemekten başka bir amacı olmadığı anlaşılmaktadır.


BMGK üyeleri hidrokarbon kaynaklarının adadaki iki halka ait olduğunu dahi vurgulamaktan imtina etmektedirler. Benzer şekilde, Rum tarafının, Kıbrıs Türk halkının müktesep hak ve meşru menfaatleri hilafına devam ettiği ve bölgedeki istikrarsızlık ve gerginliği tırmandıran tek taraflı, gayrı yasal faaliyetlerini de kınamamaktadırlar. Kıbrıs Adasının iki ortak sahibinden biri olan Kıbrıs Türk halkının, ada ve etrafındaki doğal kaynakların da ortak sahibi oldukları, bu çerçevede Kıbrıs Türk halkının hidrokarbon kaynaklarında, Kıbrıslı Rumlar kadar, meşru, eşit ve ayrılmaz haklara sahip olduğu unutulmamalı ve bu konudaki işbirliği önerilerimiz dikkate alınmalıdır. Rum tarafının kışkırtıcı faaliyetlerine devam etmesi halinde, Anavatan Türkiye ile birlikte bölgedeki hak ve çıkarlarımızı korumak için kararlı adımlarımızı sürdüreceğiz.


Kararda, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti topraklarının bir parçası olan kapalı Maraş’ta, uluslararası hukuk ve mülkiyet hakkına saygıyı gözeten bir açılım yapmamıza verilen tepki kabul edilemezdir. Maraş açılımının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından etkin bir iç hukuk mekanizması olarak kabul edilen Taşınmaz Mal Komisyonu marifetiyle, kapalı Maraş’a ilişkin mülkiyet başvurularına, iade de dâhil olmak üzere, çözüm bulunmasını da öngören bir adım olduğu unutulmamalıdır.


Rum liderliği, ara bölgede ve sınır hattı boyunca 300’e yakın ağır silah mevziisi yerleştirmek, kilometrelerce uzunlukta dikenli tel örgü çekmek ve gayrı yasal bir şekilde sinema ve üniversite inşa etmek suretiyle ara bölge ihlallerini alışkanlık haline getirmiştir. Bu ve benzeri ihlallerine BMGK’nın sessiz kalması, Rum tarafını memnun etme çabasıyla ortaya koyduğu aynı yanlı yaklaşımının bir parçasını teşkil etmektedir. BMGK, Rum liderliğinin adada gerginliği tetikleyen kışkırtıcı eylemlerine sessiz kaldığı sürece, Rum tarafını, kötü niyetli bu faaliyetlerini sürdürmesi yönünde cesaretlendirmekte ve adada işbirliği tesis etme çabalarını akamete uğratmaktadır.


Güvenlik Konseyi, iki Devletin egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsüne dayalı bir işbirliği ilişkisi tesis edilmesine yönelik gerçekçi önerimizi hala görmezden gelmeye devam etmekte ve elli yılı aşkın süredir başarısız ve tüketilmiş olan “federal çözüm” modelini empoze etmeye çalışmaktadır. Bu beyhude çaba, adadaki taraflar arasında özgürce müzakere edilmiş ve karşılıklı kabul edilebilir bir anlaşmaya varma olasılığını ortadan kaldırmakta ve Rum tarafının lehine olan statükonun devamına hizmet etmektedir.


Rum tarafının maksimalist tutumu tüm müzakere süreçlerinin başarısızlıkla sonuçlanmasına, Doğu Akdeniz’de sürekli bir gerginlik yaşanmasına yol açmakta ve ayrıca düzensiz göç ile diğer sorunlara çözüm bulunmasını engellemektedir. Rum tarafının tek amacı Kıbrıs Türk halkını izolasyon altında yaşamaya mahkum etmektir. Rum tarafının bu politikası maalesef uluslararası toplumun Kıbrıs konusundaki yanlış politikası ile desteklenmektedir.


Kıbrıs Türk tarafı gerçekçi vizyonu ve yapıcı önerileriyle Kıbrıs Adası’nın bölgede huzur ve istikrar kaynağı olması için üzerine düşeni yapmaktadır. BMGK Rum tarafını adanın sözde tek temsilcisi olarak görmekten artık vazgeçmeli, adada egemen eşitliğe sahip, eşit statüde iki Devlet olduğu gerçeğini kabullenmelidir. Ayrıca, adada sürdürülebilir bir anlaşmanın ancak bu anlayışla inşa edilebileceğini anlamalı ve adadaki Türk varlığını kabullenemeyen Rum liderliğinin propagandasına sözcülük yapmayı bırakmalıdır.”

TC Dışişleri Bakanlığı: “BMGK'nın Kıbrıs'ta Barış Gücü'nün süresini uzatma kararı gerçeklikten kopuk ve adaletsizdir”
 

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, BMGK'nın Kıbrıs'ta konuşlu BMBG'nün görev süresini uzatma kararının "gerçeklikten kopuk, adaletsiz ve haksız" olduğunu, KKTC makamlarının bu adaletsizliği gidermek üzere atacağı adımlara Türkiye'nin tam destek vereceğini bildirdi.


Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) Kıbrıs Adası'nda konuşlu Birleşmiş Milletler Barış Gücü Misyonu'nun (BMBG) görev süresini, bugün aldığı 2646 (2022) sayılı kararla 6 ay daha uzattığı anımsatılarak, "KKTC Dışişleri Bakanlığının, söz konusu kararla ilgili olarak yaptığı açıklamayı tümüyle destekliyoruz." ifadeleri kullanıldı.
BMBG'nin görev süresi uzatılırken KKTC'nin rızasının alınmamasının BM'nin yerleşik uygulamalarına aykırı ve Kıbrıs Türk halkının müktesep haklarının da ihlali olduğu belirtilen açıklamada, "KKTC makamlarının bu adaletsizliği gidermek üzere atacağını duyurduğu adımlara ülkemiz tam destek verecektir." denildi.

Açıklamada, şunlar kaydedildi:


"Konsey kararı, her zaman olduğu gibi yine gerçeklikten kopuk, adaletsiz ve haksız bir karardır. Kıbrıs Türk halkını ve bu halkın müktesep haklarını yok saymakta ve bu halka yönelik insanlık ve hukuk dışı izolasyonları görmezden gelmektedir. Konseyin, çözüm için Kıbrıs Türk halkının iradesini artık yansıtmayan, neredeyse yarım asırdır denenmiş ve sonuç vermemiş bir çözüm modelini dayatmaya çalışması da tutarsız ve çelişkili bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım çözüme değil, statükonun devamına hizmet etmektedir."Kararda ayrıca Maraş konusundaki yazımların da gerçeklerden kopuk olduğu ve Türkiye'nin, KKTC makamlarının Maraş'ta mülkiyet haklarına riayet ederek attığı adımlara tam destek vermeye devam edeceği vurgulanan açıklamada, "Güvenlik Konseyi ve uluslararası topluma, Ada'daki gerçeklere odaklanmaları ve Kıbrıs Türk halkının müktesep haklarını, yani egemen eşitliğini ve eşit uluslararası statüsünü tescil etmeleri çağrımızı yineliyoruz." ifadelerine yer verildi.
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.