16 Temmuz 1964 tarihinde Türkiye ile Belçika arasında imzalanan işgücü anlaşmasını, “Belçika’ya göçün 55. yılında, gelecek için daha etkin Belçikalı Türk toplumu istiyorsak, çift dilliliği, çifte vatandaşlığı ve çift kültürlülüğü güçlendirmemiz şart. Bunun için özellikle genç neslin bir yandan Belçika’da her alanda azami katkı gösterirken diğer yandan İstanbul, Ankara, İzmir gibi şehirleri; Mevlana, Hacı Bayram, Hacı Bektaş gibi değerleri tanımasıı gerekir.” sözleriyle değerlendiren AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu şunları kaydetti:
“16 Temmuz günü, 55 yıl önce ülkemizle Belçika arasında imzalanan ve yüz binlerce insanımızın hayatını etkileyen işgücü anlaşmasının yıl dönümü. Yarım asırdan fazla bir dönemin ardından Belçika’da bugün 250 bine yakın Türk toplumu yaşıyor. Yarısından fazlası Belçika vatandaşı olan bu kesimden federal ve bölgesel parlamentolarda temsilciler yer alıyor. Eğitim, kültür ve iş hayatına aktif katılım sağlıyorlar. Yerel ve federal düzeyde faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarıyla Belçika’nın sosyal hayatına değer katıyorlar. 5 bini bulan işvereniyle yaklaşık 15 bin kişiyi istihdam ediyorlar. Bu faktörler Belçika’daki Türk toplumunun ülkenin geleceğine ortak olduğunu gösteriyor.
Çift dillililik, çifte vatandaşlık veya çift kültürlülük gibi Türkiye ile Belçika’ya olan ortak aidiyeti gösteren vasıflar, geçmişe kıyasla daha önemli bir hal aldı. Yarım asrı Belçika’da yaşamış bir topluluğun, o ülkeye her alanda azami katkı göstermesi şart. Okullarda öğrenci ve velilerin aktif olmasıyla, iş hayatında artı değer üretilmesiyle, derneklerle cemiyetlerde sivil mücadelenin verilmesiyle eşit vatandaşlık durumu daha da güçlenecektir. Bu çaba, Belçika’da birlikte yaşamı güçlendirecek; gelecekte ayrımcılığın, dışlamanın, içe kapanmanın veya ırkçılığın neden olabileceği olası sorun ve krizleri engelleyecektir.
Diğer yandan dil ve kültürün muhafaza edilerek anavatan Türkiye ile bağın devam ettirilmesi, vazgeçilmemesi gereken bir misyondur. Belçika’daki Türk toplumunun varlığından bir sonraki yarım asırda da bahsetmek, her iki birikimin canlı tutulmasıyla mümkün olacaktır. Bu durum Belçika’nın kültürel zenginliğine de renk katacaktır. Özellikle genç nesillerin anavatanlarını daha yakından tanımaları gerekir. Yapacakları stajlarla Türkiye'de iş hayatını yaşayacaklardır. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirleri gezerek; Mevlana, Hacı Bayram, Hacı Bektaş gibi değerleri tanıyarak Türkiye’yi, Türkiye yapan birikimlere vakıf olacaklardır.
Saydığım tüm bu vasıfların korunması ve geliştirilmesiyle Belçikalı Türk toplumunun gelecekte etkinliği artacak, iki ülke arasında sarsılmaz bir köprü olacaktır. Bu düşüncelerle Türkiye’den Belçika’ya göçün nişanesi olan işgücü anlaşmasının 55. yıl dönümünde bu ülkede yaşayan tüm vatandaşlarımıza saygılarımı sunuyorum.”