Öne Çıkanlar Cllr Ergin Erbil 99 Nights Tour Benalmadena Granada İngiliz Gezginler Türkiyeye gelen turistlerin Kıbrıs Hakları St. Patricks St.Gallen insan kaçakçılığı

Bu haber kez okundu.

Hocalı katliamının üzerinden 26 yıl geçti
Ermeni güçlerinin 1991'in sonlarına doğru ablukaya aldığı Hocalı, 936 kilometrekarelik alana sahip, 2 bin 605 ailenin, 11 bin 356 kişinin yaşadığı bir kasabaydı. Aralık 1991'de Karabağ'ın başkenti olarak kabul edilen Hankendi şehrini işgal eden Ermenilerin bir sonraki hedefi Hocalı oldu. Hocalı'nın etrafındaki bütün köy ve yolları işgal eden Ermeniler, kasabanın diğer illerle karayolu bağlantısını kesti. 1992'de ocak ayının başlarından itibaren elektrik verilmeyen Hocalı'nın savunması sadece hafif silahlara sahip yerel savunma güçleri ve az sayıdaki milli ordu askerinden ibaretti. 25 Şubat 1992'den itibaren Hocalı'ya üç koldan saldırıya başlayan Ermeniler, Sovyet Rus ordusunun 366. motorize alayının bütün araçlarını kullanarak şehri iki saat boyunca top ve tank ateşine tuttu. Saldırıdan bir gün sonra ise hafızalardan yıllarca silinmeyecek "Hocalı Katliamı" yapıldı. Resmi verilere göre, Hocalı Katliamı'nda savunmasız durumdaki 106'sı kadın, 70'i yaşlı, 63'ü çocuk olmak üzere 613 Azerbaycan vatandaşı hayatını kaybetti. Katliamdan 487 kişi ağır yaralı olarak kurtuldu, Ermeni güçleri, bin 275 kişiyi esir aldı, bunların 150'sinden bugüne kadar haber alınamadı.GÖRGÜ TANIKLARI ANLATTIErmenilerin Azerbaycan'da kadın ve çocuk ayrımı gözetmeksizin yaptıkları katliamda birçok aile tamamen yok olurken, bazı aileler de üyelerinin bir kısmını kaybetti. Katliamdan sağ kurtulan insanlar, yaşadıkları işkencelerin ve yakınlarını kaybetmenin acısını bugün de aynı şekilde hatırlıyor ve tekrar yaşıyor. Hocalı Katliamı'nın tanıklarından Fitat Memmedova (58), Ermenilerin 1992 yılındaki saldırısında eşi, çocuğu ve iki ağabeyi dahil çok sayıda yakınını kaybetti. Yaşadıklarını AA'ya anlatan Memmedova, katliam öncesinde Ermenilerin Hocalı'yı günlerce top ateşine tuttuğunu, kasabadaki tüm kadın ve çocukların bodrumlarda saklanmak zorunda kaldığını söyledi. 25 Şubat akşamı Ermenilerin artık kasabaya girmesi üzerine tüm sivillerin soğuk havada kaçmaya çalıştığını hatırlatana Memmedova, şunları anlattı: "Çocuğum katliamdan birkaç gün önce atılan zehirli bir top mermisi nedeniyle hayatını kaybetti. Asker olan iki ağabeyimden biri sivilleri korurken annemin gözleri önünde keskin nişancı ateşiyle şehit düştü. Ağabeylerimden birinin 17 yaşındaki çocuğunu asker kıyafeti giydiği için kurşun yağmuruna tuttular. Cesedinden 7 kurşun çıkarıldı. Ben kurtulmayı başardım ama annem, eşim ve diğer ağabeyim esir düştü. Annemi bir gün sonra bıraktılar fakat ağabeyimle eşimi katlettiler. Esaretten sağ kurtulanların anlattığına göre ağabeyim ve eşimi işkencelerle katletmişler. Eşimin kalbini canlı canlı çıkarmışlar. Ağabeyimin kolunu, bacaklarını kırmışlar. Cesetlerini 3 Mart'ta geri aldık. Hocalı yarası iyileşecek yara değil. Vücudun bir organı yaralandığında bir süre sonra iyileşiyor. Fakat bu yarayı, bu vahşeti biz hiçbir zaman unutamayacağız." KABURGA KIRIKLARI HALA İYİLEŞEMEDİHüseyinağa Guliyev (52) isimli Hocalılı da yerli savunma alayında görev yapmış bir asker. Ermenilerin saldırısına güçleri yettiğince karşılık vermeye çalışmışlar fakat sayıları az olduğu için direnememişler. Alayın neredeyse tamamı şehit düşmüş. Zırhlı araçtan açılan ateşle yaralanan, daha sonra esir düşen Guliyev, gördüğü işkenceler dolayısıyla bugün bile sağlık sorunları yaşıyor. Esaretten kurtulduğu zaman çekilen fotoğraflar, Guliyev'in yaşadığı acıları ortaya koyuyor. Kaburgalarındaki kırıkları tam iyileşmeyen, kulak zarı problemi yaşayan, konuşmakta zorluk çeken Guliyev, yaşadıklarını şöyle anlattı: "Asker olduğum için en ağır işkencelere maruz kaldım. Üstüme benzin döküp yakmak istediler. Yaralı olduğum için hatırlamıyorum. Diğer esirler zamanında müdahale edip söndürmüşler. Sorguya çekildim günlerce. Fakat ölümü göze alarak susmayı tercih ettim. İşkenceler daha da arttı. Çenemi, burnumu, bileğimi, kaburgalarımı, ayak parmaklarımı kırdılar. 'Faik' isimli bir esiri 'Karabağ Ermenilerindir' demediği için kurşun yağmuruna tuttular. Kaçmaya çalıştım fakat demir çubukla vurarak beni bayılttılar. Daha sonra beni Ermeni bir esirle değiştiler. Bizimkilerin mevzilerine kadar gidemedim, yığılıp kaldım. Öldü sanıp Ağdam morguna kaldırmışlar. Annem ve dayım cesedimi almaya geldikleri zaman sağ olduğumu farketmişler. Hemen hastaneye kaldırmışlar. 1,5 sene hastanede tedavi gördüm. O acıları hala yaşıyorum. Çok yakınımı kaybettim. 85 yaşındaki yaşlı dedem dahil amcamın ailesi hunharca katledildi."

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.