AVRUPA AJANSI (AVA) LONDRA-Kelebeğin Zamanı serisinin ilk kitabı olan “Bitti Dediğin Anda Kaderin Yeniden Yazılır” raflarda ve online satışlarda yerini aldıktan sonra çok kısa sürede en çok satanlar listesine girdi. İngiltere'nin başkenti Londra'da yaşayan oyuncu ve yazar Almula Merter Churm ile kitabı hakkında konuştuk.
Kabına sığamayan bir insan o. Bazen sahnede, bazen yönetmen koltuğunda, bazen seslendirme stüdyolarında... Yaptığı her işle ses getirmiş bir sanatçı. Bugün yüreğinden doğurduğu iki kardeşin annesi, kültürler arası zorlukları aşan bir aşkın kahramanı ve tüm bunların yanı sıra başarılı bir iş kadını.
Fakat biz, kendisi ile bu anlattıklarımızdan da farklı bir yönünü, yazarlığını ve yeni çıkarmış olduğu kitabını konuşmak istedik.
Kelebeğin Zamanı serisinin ilk kitabı olan “Bitti Dediğin Anda Kaderin Yeniden Yazılır” raflarda ve online satışlarda yerini aldıktan g sonra çok kısa sürede en çok satanlar listesine girdi. Bu başarının sırrı nedir?
Almula Merter Churm ile kitabı hakkında konuştuk.
Sanırım öncelikle samimiyet. Bir de kitabın yazım aşamalarını bile sosyal medyada paylaşmış olmam. Okuyucu romanın kahramanlarını, geçtiği yeri öyle kanıksadı ki geriye sadece hikâyelerini öğrenmek kaldı. Bu hikâyelerde kendilerini bulacaklarını biliyorlardı ve tam da tahmin ettiğimiz gibi bu samimiyet satışlarda cevabını buldu.
Piyasada birçok kişisel gelişim kitabı var. Sizin kitabınız da bu kategoride yer alıyor. Peki sizin kitabınızın diğerlerinden farkı nedir? Okuyucuya ne vaat ediyorsunuz?
Öncelikle bu kitabım bir roman. Kisisel gelişim kitapları elimize birçok reçete tutuşturur, oysa gerçek hayatta o reçetelerin pek de çalışmadığını görürürüz. Bize yol gösterir, akıllar verirler. Ama bunların hepsi reçete olarak kalır. Bu kitapta ise hepimizin yaşamlarından parçalar bulacağız çünkü kahramanların hepsi gerçek. Kimi en dipte; kimi artık ununu elemiş, eleğini asmış; kimi daha yolun başında... Hepsi de küçücük dokunuşlarla yeni başlangıçlara adım atıyorlar. Ben şundan eminim ki romanım bir şekilde herkesin hayatına dokunacak.
Romanınızdaki karakterlerden biri de aslında sizsiniz. Neden kendinizi de böyle kurgusal bir hikâyenin içine eklediniz?
İngiltere'nin başkenti Londra'da yaşayan oyuncu ve yazar Almula Merter Churm
Çünkü ben de onlarca kişisel gelişim kitabı okumuş, kendi hayatına uygulayamamışlardan biriyim. Yıllarca reçeteler topladım. Ne zaman ki karakterlerden birini kendimden yola çıkarak yazdım, o zaman hayatım iyileşti, yaralarımı sarmaya başladım. Özellikle de babamı kaybettiğim süreçte kabullenemeyişim, kendimden ve neredeyse her şeyden vazgeçişim ve sonra da yaşadığım bu amansız duygu durumu ile nasıl başa çıkacağımı bilememem beni elimden tuttu ve bilgisayarın başına oturttu. Yani aslında başlangıç noktam biraz da kendime giden, kendimi iyileştirmeye yarayacak bir yol aramamdı. Evet insan çok sevdiği birini kaybettiği zaman o acı yakasını hiç bırakmıyor ama en azından konuşarak anlatamadıklarımı yazarak anlatmayı başardığımı düşünüyorum. Bu da biraz olsun psikolojimin düzelmesine ve yeniden hayata sarılmama yardımcı oldu.
Evrenin yasaları kesindir ve herkes için aynıdır diyorsunuz. Bunu biraz açabilir misiniz?
Evrende her şey bir düzen içinde yaratılmıştır. En küçük birime kadar. İnsan kendi vücudundaki hücrelere bile baktığında o düzeni görebiliyor. Bu inanılmaz bir şey! Büyüleyici! Ama her düzende olduğu gibi evrenin de düzenini korumak için değişmez yasalar var. Bedeninizin herhangi bir yerinde oluşan düzensizlik sizi nasıl hasta ediyorsa evren de kurulmuş olan düzenini bozan her şeye karşı aynı tepkiyi gösteriyor bence. Hasta oluyor. Bakın bu nedenle pandemiyi yaşıyoruz, savaşlar bu nedenle… İnsanın düzeni bozmasıyla… Kişisel alanda baktığımızda ise yine aynı şey geçerli. Siz düzeni bozarsanız evren de size tepki verir. Bir şekilde verir. Hani derler ya, dede erik yemiş torunun dişi kamaşmış diye… Yaptığımız her şeyin bir şekilde yankı bulacağını bilmek gerek.
Bu kitap insanlara neler katacak? Romanın yazarı olarak düşüncelerinizi alabilir miyim?
Almula Merter Churm'ın kitabı en çok satanlar listesinde
Kahramanlarımla kasabada yirmi bir gün geçirirken kendi hayatlarındaki benzerlikleri, sorunları veya sorun diye gördüklerini, olası çıkış noktalarını, yaşanmışlıklardaki göremedikleri karanlık noktaları veya aslında var olan aydınlığı, ertelenmişlikleri ve bunların nedenlerini görecekler. En önemlisi de birlikte, kendimize geç kalmamanın yolunu aydınlatacağız. İçimizdeki çocuğa sımsıkı sarılacağız. Ve kitabı bitirdiğimizde inanıyorum ki yeni yirmi bir günlük rezervasyonları hep beraber beklemeye başlayacağız. Şöyle bir söz var damdan düşen kişinin acısını doktor değil, damdan düşen kişi anlar. Bu romanda da damdan düşen kişiler var. Acıyı, üzüntüyü, söylenemeyenleri paylaşabilmek için. Paylaştıkça iyileşiyorsunuz çünkü. Sorunun sadece size ait olmadığını görüyorsunuz. Başkasına bakmak kendinizi görmeyi kolaylaştırıyor.
Şimdi bir de sanal otel açtınız. Bu dünyada da bir ilk. Bize biraz bundan bahsedebilir misiniz?
Sıradan işler yapmayı hiç sevmiyorum, farklı bir tat olmalı işlerimde. Ben yaptığım her işi bir hikâyeye dönüştürmeyi seviyorum. Bayılıyorum hayaller kurmaya, hayallerimi büyütmeye. Yazarken düşüncelerimi fotoğraflamayı çok seviyorum. Önce kitapta hareketlilik olsun diye kahramanları resmetmeye başladık, sonra mekânlara geçtik. Bir baktım ki odaları çizdirmişim. O sırada kitaptan bölümler paylaşıyordum. Hotel 21 açılıyor diye kitapla ilgili haberlere de başladım. Gerçekten iş müracaatları geldi. İzmir’den çok yakın arkadaşım aradı, beraber çalışalım diye. Bir baktım butik otel fikri oluştu. Ne demişler hayallerine inan, bir gün mutlaka gerçekleşirler... Ben de otelin sanalını kurmakla başladım. Şimdi gerçek olmasını bekliyorum. Asistanım ve editörümle hep şunu söylüyoruz. “O otel bir gün açılacak!”
OKUYUCULARIMIZA NELER SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?
Kendilerini ertelemesinler. Hayat yaşadığınız an’da güzel. Ne geçmişin hüznü ne geleceğin endişesi… Şu an yapabildiğiniz ne varsa en iyi şekilde yapmaya çalışın. İşte o zaman hayatınız geçmişiyle de geleceğiyle de değişecektir. İnancınızı hiç kaybetmeyin,hayallerinizin peşinden gidin ve hep büyük hayaller kurun.